GÖMÜLÜ DİŞLER

Sürme yaşı tamamlandığı halde normal oklüzyonda yerini alamamış kemik ve yumuşak doku içerisinde bütünüyle veya kısmen kalmış olan dişler gömülü diş olarak tanımlanmaktadır. Bunlarda retansiyon şekillerine bağlı olarak;
a) Kemik retansiyonlu gömülü dişler,

b) Kısmen kemik, kısmen yumuşak doku retansiyonlu gömülü dişler,
c) Yumuşak doku retansiyonlu gömülü dişler; olmak üzere genelde 3 grup altında toplanabilirler.

İnsan fiziki gelişiminde primitif devirden zamanımıza kadar çeşitli devreler geçirmiştir. Kafa ve vücut iskeletinin gelişmesiyle birlikte çenelerde görülen değişimlere paralel olarak dişlerin gelişimi, erüpsiyonu, dentisyonu, makroskopik yapıları ve sayılarının değişmekte olduğu insan evrimini inceleyen bir çok araştırmacı tarafından bildirilmektedir.

Zamanımızdan 12 milyon yıl önce yaşadığı çeşitli antropolojik araştırmalar neticesi ortaya çıkan insana benzer insan öncesi canlıların çene ve dişlerinde yapılan incelemelerde görülmüştür ki üst ve alt azı dişleri genelde günümüz insanınkine benzemekle birlikte hacimsel olarak çok daha büyüktürler ve geriye doğru gidildikçe hacimleri artmaktadır. Üçüncü büyük azı dişleri her iki çenede de en büyük dişlerdir.

Her iki çenede M3 > M2 > Mİ şeklindedir. Ancak taş devri başlarında yaşadıkları kabul edilen ilkel insana geçişte boyların 160 cm civarında, alt çenenin oldukça kalın ve kuvvetli çene ucunun ise teşekkül etmediği gözlenmektedir.

Her iki çenede M2 > M3 > Mİ şeklinde ortaya çıkmıştır.

"Üstünlük, ortama uyabilme, tabiatla mücadelede özel kabiliyet ve buluş yeteneğinin kullanılması" şeklinde tanımlanan modern insan "Homo Sapiens" olarak bilinmektedir. Modern insanda şahsın düşünme kabiliyetinin fazlalaşmasına bağlı olarak beyin gelişmesi ve büyümesi1 diğer bütün canlılardan ve ilkel insandan fazla olmuş; dolayısıyla kafatası özellikle vücudun diğer kısımlarına oranla gelişmiştir. Kafatasının gelişmesi yanında genel olarak yüz bölgesinde gerileme, küçülme, narinleşme söz konusudur. Dolayısıyla ilkel insanlarda başın önünde gittikçe bir uzantı şeklinde olan yüz modern insanda gerilemiş küçülmüş ve kafatasının altına sokulmuştur. Yüz bölgesinin gerilemesi ve küçülmesine paralel olarak yüzü meydana getiren kemik yapıları küçülmüş narinleşmiştir. Alt çene modern insanda küçülürken; alt çene kemiğinin bazal kısmı bu gerilemeye uymamış sonuçta alveoler yapı daha fazla bazal kısım daha az gerilediği için çene ucu teşekkül etmiştir.

İnsanlar yiyeceklerini daha pişmiş ve yumuşak besinlerle sağladıkça, çiğneme kaslarının fonksiyonları azalmıştır. Sonuç olarakta bu kasların yapıştığı bölgeler küçülmüş atrofıye uğramışlardır. Buna bağlı olarak gözler üzerindeki ve yanlardaki çıkıntılar önemini kaybetmiş daha silik, az belirgin çıkıntılar haline dönüşmüştür. Alt çene kemiği "Angulus" bölgesi ve arcus zygomoticus'da anatomik olarak aynı şekilde atrofıye uğramışlardır. Aynı nedenlerle dişler üzerine tesir eden kuvvetler azalmış neticede alveoler kemik daha az kuvvetli duruma geçmiştir. Bu gerileme ve küçülme ilkel insanlarda görülen belirgin biprognathi durumunun azalmasına yol açmıştır. Alveoler bölge küçülme oranı diş boyutlarının küçülmelerinden daha belirgin olduğu için dişler çenelerde daha güç yer bulma durumunda kalmışlar ve bu nedenle modern insan çenelerinde sıkışıklık, çapraşıklık ve yersizlik komplikasyonları başlamıştır. Kesici, kanin küçük azı dişleri şekil olarak fazla bir değişiklik göstermemesine rağmen azı dişleri hacim bakımından belirgin bir küçülme göstermiş;Mİ > M2 > M3 şekli oluşmuştur.

Gömülü kalma patogenezinde günümüzde geçerli olan 3 teori vardır.

A. Ortodontik Teori
Çenelerin normal gelişmesi, büyümesi ve dişlerin erüpsiyon hareketi öne doğru olduğundan bu gelişmeyi engelleyen herhangi bir durum dişlerin gömülü kalmalarına neden olmaktadır.

B) Filojenik Teori
Uygarlığın ilerlemesine bağlı olarak beslenme şekillerinin değişmesinde çenelerin büyümesi ve gelişmesinde dişlerin erüpsiyonunda yeterli baskı kuvveti oluşmamaktadır. Neticede alveoler kemikte yeterli gelişme ve büyüme olamamaktadır. Aynı şekilde dişlerin erüpsiyon hareketi içinde yeterli fonksiyonel kuvvetin olmayışı söz konusudur.

Nodine, "2000 yıldan beri insan çenelerinin gelişimini şümule eden etkenlerin azaldığını belirterek insanlar eskisi gibi zorlu ve sert gıda almadıklarından çiğneme kuvveti yeterli olamamakta buna bağlı olarakta çenelerin özellikle alveoler kısmın gelişimi ve, dişlerin erüpsiyonu normal yaşında olamamaktadır" demektedir.

Bu teori eski Mısırlılar, Meksika ve Güney Amerika yerlileri, Bedeviler, Eskimolar üzerinde yapılan araştırmalarda doğrulanmıştır.

Yine Anadolu Kalkolitik ve Bakır Çağında yaşamış iskeletlerde yapılan araştırmalarda yaşları 1620 civarında olan şahıslarda %80'in üzerinde yirmi yaş dişlerinin mevcut olduğu gözlenmiştir.

C) Mendelian Teorisi
Heredite söz konusudur. Çocuk organlarının bir kısmını anneden, bir kısmını babadan alabilir. Eğer annede çene darlığı veya küçük bir çene yapısı mevcut babada hacim olarak büyük dişlenme mevcutsa; çocuk, anneden çene yapısı babadan diş yapısını alacak dolayısıyla yersizlik sorunu ortaya çıkacaktır. Ayrıca deneysel olarak hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda teori açık ve net şekilde doğrulanmıştır.

Patolojik yönden dişlerin gömülü kalma nedenlerini de üç ana başlık altında toplayabiliriz.

Bakınız: Gömülü Diş

Kaynak: Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi / prof Dr. Mustafa TÜRKER ve Prof. Dr. Şule YÜCETAŞ


Gömülü Dişler Hakkında Kapsamlı Bilgiler
 

© Copyright 2007 - 2016, All Rights Reserved

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez